Burdur Gölleri Yönetim Planı Çalıştayı yapıldı

Burdur Gölleri Yönetim Planı Çalıştayı yapıldı

Gündem Yayın: 25 Ağustos 2023 - Cuma - Güncelleme: 25.08.2023 18:45:00
Editör - Onur Şengün
Okuma Süresi: 8 dk.
306 okunma
Google News
Burdur Valisi Türker Öksüz, Doğa Koruma ve Milli Parklar 6. Bölge Müdürlüğü tarafından düzenlen "Burdur Gölleri Yönetim Planı Çalıştayına" katıldı. Çalıştayda yaptığı konuşmada küresel ölçekte yaşanan iklim krizinin sulak alanların, suyun önemini, korunmasının ne kadar kıymetli olduğunu göstermektedir diyen Vali Öksüz, “ilgili tüm kurumlar, yöneticiler ve toplum olarak bunun bilincinde hareket ederek, bizlere miras olan bu emaneti gelecek nesillerimize en iyi şekilde aktarmak öncelikli sorumluluklarımız arasındadır” dedi.
Çalıştayın ve hazırlanacak yönetim planının ilimiz sulak alanları için hayırlı olmasını dileyen Vali Öksüz, katkı sunan herkese teşekkür etti. DKMP 6. Bölge Müdürlüğü tarafından MAKÜ Lavanta Tepesi Otel’de düzenlenen, Burdur Gölü, Yarışlı Gölü, Yazır Gölü, Gölhisar Gölü, Çorak Göl ve Antalya Avlan Gölü Yönetim Planı Çalıştayı iki gün sürdü. Saygı duruşu ve istiklal marşının söylenmesi ile başlayan çalıştay açılış programı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürü Mahmut Temel’in konuşmasıyla devam etti. Vali Öksüz’ün yaptığı konuşmanın ardından Sulak Alanlar tanıtım videosu ve sunumlar gösterildi. Sunumun ardından, hatıra fotoğrafının çekilmesi ile çalıştayın açılış töreni sona erdi.
Programa başta Vali Türker Öksüz olmak üzere, İl Emniyet Müdürü Ümit Bitirik. İl Jandarma Komutanı, J. Alb. Mustafa Güder, sulak alanların bulunduğu İlçe Kaymakamları, Belediye Başkanları, muhtarlar ve ilgili kurum müdürleri katıldı. Vali Türker Öksüz burada yaptığı konuşmasında; 
“Tarih boyunca akarsular, göller, bunların kıyıları, sulak alanlar, kenarlarında yaşayan insanlar tabii ki suyun getirdiği imkanlarla birlikte büyük medeniyetler kurmuşlar ve bu büyük medeniyetleri de her zaman ayakta tutmayı da başarmışlardır ve sulak alanları biz ekosistemlerin en başında gelen unsurlardan biri olarak kabul ediyoruz. Ama hepimiz biliyoruz, hepimiz yaşıyoruz aslında yoğun sanayileşme, kentleşme ve son yıllarda etkisini daha fazla gösteren iklim değişikliği artık sulak alanları ciddi şekilde tehdit ediyor. Bu nedenle tabi her zaman sulak alanları korumak zordur ama geldiğimiz noktada sulak alanları korumak daha da zor hale gelmiştir. Ne yaparsak yapalım, sulak alanları korumamız ülkemizin geleceği için, topraklarımızın geleceği için, ülkemizde yaşayan insanların geleceği için çok önemli bir nokta olarak karşımıza çıkmaya başladı. Son yıllarda tabi bilinç düzeyinde de bir değişme var yani şunu kastediyorum artık eskiden sulak alanların korunması konusunda çok da duyarlı olmayan toplumlar, ülkeler ve insanlar artık son yıllarda suyun ne kadar kıymetli olduğunu farkına varmış gözüküyor. Onun için sulak alanların korunmasındaki gayretlerin çabaların daha fazla arttığını söyleyebiliriz. 
Şimdi hep dile getirilir Türkiye’de tabi ciddi sulak alanlar var ama biz su zengini bir ülke olmadığımızı hepimiz biliyoruz dolayısıyla biz çok su fakiri de değiliz ama suyu mutlaka tasarruflu kullanmamız gereken bir ülkeyiz.  Bir yandan da çok farklı karakterlerde sulak alanlarımız var dolayısıyla hepsinin korunması için de ayrı yöntemler  geliştirilmesi, ayrı yönetim mekanizmalarının oluşturulmasını gerektiği de ortaya çıkıyor. Taraf olduğumuz Ramsar Sözleşmesiyle ulusal ve uluslararası koruma altına alınmış 14 adet Ramsar alanımızın olduğunu, 59 Ulusal, 32 mahalli öneme haiz sulak alan olmak üzere, 105 sulak alanımızın da tescillendiğini ve tescillenmeye de  devam ettiğini bu vesileyle ifade etmek istiyorum. 
Biraz önce söyledik, sulak alanların korunmasında farklı  yöntemler  gerekiyor çünkü farklı karakterde sulak alanlar var. Mülkiyet ve yönetim açısından da bu sulak alanların  korunmasında tabii kafa karışıklığı var neden çünkü farklı mevzuatlar var, farklı yasalar diğer mevzuat metinleri var dolayısıyla aynı sulak alanlar için farklı kurumlarda tarafından birçok farklı formatta da eylem planları işte koruma planları ve bunun gibi koruma metinlerinin olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu kafa karışıklığı ya da yönetim açısından zor olan bu karışık durumunu tabii düzeltmenin yolu nedir derseniz elbette işte bugün burada toplandığımız gibi  tüm akademisyenlerimizin bu konudaki sorumluluk yüklenen kurum ve kuruluşlarımızın, yönetici konumunda olan herkesin  dolayı  hepimizin aslında bütün toplum olarak sular alanlarla ilgili bir uzlaşma sağlamamız, bu konuda bir konsensüs oluşturmamız ve bunda yönetim planına aktarırken  uygulanabilir bir yönetim planı ortaya çıkarmamız gerekiyor.  Yoksa yazarsınız bir yönetim plan oluşturursunuz ama bu uygulanabilir bir yönetim planı olmazsa, bu sefer uygulamada bir çok sorunla karşılaşırız ve sulak alanlarımız konusunda yaptığımız yönetim planları da amacına ulaşmaz diye düşünüyoruz. Hazırlanan bu planlar tabi bir kere hazırladık artık bu planlar caridir, uygulanmaya devam edecektir yıllar boyunca diyemeyiz elbette değişen ihtiyaçlar var, zamanla bazı yeni durumlar ortaya çıkabiliyor dolayısıyla güncellenmesi de gerekiyor. Geldiğimiz noktada bu planın bir güncellenme sürecinin yaşandığını tabi ki ifade edebiliriz. Burada onun için ilgili kurum ve kuruluşlarımız işte bunu bir firmaya ihale etmek suretiyle bir noktaya getirdiler. Birinci gözden geçirme oldu şimdi ikinci gözden geçirmeyle inşallah nihai  şekli verilecek. 
Göller yöresinin başkenti deniyor Burdur için, hem Burdur hem bölgemizdeki bütün sulak alanlar ve bu sulak alanların çeşitli faydaları hem ekolojik, ekonomik, kültürel faydalarını hayatımızda hissediyoruz, görüyoruz. Onun için bu yönetim planlarının bizim için çok daha önemli olduğunu ifade etmemiz lazım. Biz aslında bütün tabiat, çevremizdeki her şeyi geçmiş nesillerden emanet aldık  ve gelecek nesillere de bu emaneti bozulmadan bu emanete ihanetlik etmeden aslında gelecek nesillere bırakmak gibi bir mükellefiyetimiz var.  Biz de  bunun için tüm kurum  ve  kuruluşlarla birlikte hepimiz ortak bir uzlaşı ile katkı göstererek bu yönetim planı konusunda bir üzerimize düşen görevi, sorumluluğu yerine getirmek mecburiyetindeyiz. 
Projenin hayırlı olmasını diliyorum sonuçta ortaya çıkacak metnin şehrimize katkı getirmesini temenni ediyorum. 
Umuyorum ki ortak bir akılla, ortak çabayla, uygulanabilir sulak alanlarımızı koruyan ve ihtiyacımızı gideren bir yönetim planını oluşturmuş olacağız. Ben bu süreçte emeği geçen herkese burada hem milli parklar bölge müdürlüğümüze ve müdürlüğümüz çalışanlarına, katkı veren bütün akademisyenlere, diğer kurum ve kuruluşlara hem burada katılım  gösteren hem de bu süreçte emek veren herkese teşekkür ediyorum, şükranlarımızı sunuyorum ve son olarak şunu ifade etmek  istiyorum, burada verilecek katkının ülkemizin geleceğine, istikbaline, istiklaline aslında çok önemli bir katkı olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum” açıklamalarında bulundu.
Yorumlar (0)