|
|||
![]() |
Bağımsız Dış Politika.. | ||
Dr. Ramazan Canural | |||
Bağımsız dış politikanın…
Zor tarafları da vardır, kolay ve iyi yönleri de…
Neden zordur?
Çünkü kayıtsız şartsız destekçileriniz yoktur. Belli bir "blok" içindeymiş gibi davranmadığınızdan "sözde" müttefikleriniz ve stratejik ortaklarınızın kalleşlik yapma ihtimali her zaman vardır.
Meselâ ABD ve Avrupa ülkeleriyle NATO müttefikisinizdir ama, hiç müttefik gibi davranmazlar size…
Yeri gelir düşmanlarınızla işbirliğine girerler, yeri gelir terör örgütüne destek verirler.
Canlı örnek ABD'nin PYD ile işbirliği yapması, Ege krizinde, Fransa'nın Yunanistan safında yer alması…
Peki bağımsız dış politikanın iyi ve avantajlı yönleri yok mudur?
Tabi ki vardır.
Bir kere politika belirlemek ya da bir açıklama yapmak için sözde müttefiklerinizin gözünün içine bakmazsınız, menfaatiniz neyi gerektiriyorsa onun gereğini yaparsınız.
Kişilikli bir duruşunuz olduğundan onun, bunun maskarası olmazsınız.
(Düşünün, Trump geçen yıl Suudi Arabistan Kralına alenen "tahtında kalmak istiyorsan bizden şunu, şunu, şunu almak zorundasın" diyebilmişti… Silah satmak istiyordu sanırım.)
Bazen ABD'ye bazen Rusya'ya bazen de Avrupa ülkelerine " giydirirsiniz", Birleşmiş Milletler'in gözünün içine baka baka onları eleştirir, göğsünüzü gere gere "Dünya Beşten Büyüktür", diyebilirsiniz.
Ama bağımsız dış politikayı sürdürmek için her şeyden önce mangal gibi yürek lâzımdır.
Hatırı sayılır ekonomik ve askeri güce ihtiyaç vardır, e tabii halk desteği de şarttır.
Geçen gün Putin'in şu sözlerini duyunca aklımdan yukarıdaki düşünceler geçti:
"Sayın Erdoğan baskılara rağmen bağımsız dış politikayı sürdürüyor, Türkiye gibi bir ortakla çalışmak çok güvenli…”
DAĞLIK KARABAĞ BU KADAR BÜYÜK MÜYMÜŞ YAHU?..
Kızımın eşyalarını taşımak için geçen gün Ankara'daydım. Bu taşınmada bize yardımcı olan bir gençle tanıştım. Genç dedimse yine de 35-40 yaşlarında gösteriyor. Bir gözü sakat. Konuşkan, sevecen, gayretli bir insan. Sağ olsun bize çok yardımcı oldu.
Nereli olduğunu sordum. Azerbaycanlıymış. Türkçeyi de gayet düzgün konuşuyor. Beş yıldan beri Türkiye'deymiş.
Annesi Azerbaycan'da emekli yüzbaşı, babası üst düzey bir memurmuş. Teyzesinin kocası da savaş sırasında, Savunma Bakanlığı yapmış ve o zaman şehit düşmüş.
Hangi okulu bitirmiş onu sormadım ama, kendisi de okumuş, yazmış kültürlü bir insana benziyordu.
Bana ayrıca 94 yılında Dağlık Karabağ Savaşına katıldığını ve gazi olduğunu da söyledi.
Ben hemen şu anda sürmekte olan savaşa sözü getirerek:
"Yahu" dedim, "nerdeyse bir ay olacak, Azerbaycan ordusu da çok başarılı mücadele veriyor, ama bir türlü işi bitiremedi, çok mu büyük bu Dağlık Karabağ?"
Cevabı şöyle oldu:
"Abi ne yandan bakarsanız bakın ülkenin beşte birine eşdeğer…”
Asıl ilgimi çeken konu ise şuydu: Bu kültürlü, bilgili, kalifiye insan Türkiye'de hamallık yaparak hayatını kazanıyordu.
|
|||
Etiketler: Bağımsız, Dış, Politika.., |
|