15 Nisan 2025 - Salı

ABD Batıyor mu?

ABD Batıyor mu?

Yazar - Dr. Ramazan Canural
Okuma Süresi: 5 dk.
101 okunma
Dr. Ramazan Canural

Dr. Ramazan Canural

-
Google News
        İkinci kez başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump, göreve geldiği Ocak ayından bu yana adeta yerinde duramıyor.
        Gündemi sürekli meşgul eden çıkışları ve diplomatik hamleleriyle dünya siyasetini derinden etkiliyor. Önce Kanada, Panama ve hatta Grönland gibi bölgelerle ilgili sıra dışı taleplerde bulundu. 
        Gazze-İsrail hattında rehine takası gerçekleştirdi. Ardından, Gazze’yi adeta “insandan arındırılmış” bir turistik bölgeye dönüştürme fikrini dile getirdi.
        Hâlihazırda devam eden Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılması için çaba sarf ederken, Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky ile sert bir polemiğe girdi. 
      İran’la diyalog arayışları da bu yoğun gündemin bir parçası haline geldi.
      Ancak tüm bu gelişmelerin ötesinde en dikkat çekici hamlesi, ABD’nin en büyük ekonomik rakibi olan Çin'e yönelik %125 oranında gümrük vergisi uygulama kararı oldu. Şimdilik sadece Çin’e yönelik olan bu kararın, 90 gün içerisinde genişletilebileceği de belirtiliyor.
      Hatırlanacağı üzere, Trump 2018 yılında yaşanan Rahip Brunson krizi sırasında Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulamıştı. O dönemde  kırılgan hale dönüşmeye başlayan  ekonomik göstergelerimiz; pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı, heterodoks ekonomi politikaları, büyük deprem felaketi ve seçim ekonomisinin etkileriyle daha da bozulmuştu.
      Bu durum, hükümeti yeni bir “kemer sıkma” politikası benimsemeye sevk etti ve halen bu yol haritası izlenmeye devam ediyor.
      Dünyanın en büyük ekonomisi olarak kabul edilen ABD’nin, son çeyrek yüzyılda ekonomik anlamda ciddi bir ivme kaybı yaşadığı artık pek çok iktisatçının ortak kanaati haline geldi. 
      Çin ve Hindistan, dünya pazarında giderek artan etkinlikleriyle ABD’yi geride bırakma yolunda ilerliyor. Mevcut trendler değişmediği takdirde, önümüzdeki 5 ila 6 yıl içerisinde küresel ekonomik sıralamanın şu şekilde şekillenmesi kaçınılmaz gibi görünüyor:
1. Çin
2. Hindistan
3. ABD
      Buna yalnızca “Vay be!” demekle yetinmek, belki de meseleyi hafife almak olur. Zira bu tablo, 100 yılı aşkın süredir ekonomik hegemonyasını sürdüren ABD’nin hâkimiyetinin sonuna işaret ediyor olabilir.
      Geçtiğimiz yıl ABD’nin Çin’den gerçekleştirdiği ithalat, 400 milyar doların çok üzerindeyken; Çin’e yaptığı ihracat bunun yalnızca %40’ı düzeyindeydi. 
    Bu, dış ticaret dengesinin ABD aleyhine ne denli bozulduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
      Çin her yıl 400-500 milyar dolar dış ticaret fazlası verirken, ABD giderek büyüyen bir borç yükü altında ezilmektedir. Bugün itibarıyla ABD’nin toplam borcu 30 trilyon doları aşarken, Gayrisafi Yurt İçi Hasılası (GSYİH) yaklaşık 28 trilyon dolar seviyesindedir.
      Ekonomi literatüründe dış borcun GSYİH’ya oranının %60’ı aşması, genellikle alarm zillerinin çalması anlamına gelir. ABD için bu oran, %110 seviyelerine dayanmış durumda. Ülkemizde ise bu oran, yaşanan tüm ekonomik zorluklara rağmen %50’nin altındadır.
      Tüm bu veriler ışığında sormadan edemiyoruz: Trump’ın sergilediği agresif dış politika ve ticaret hamleleri, gerçekten ABD ekonomisini eski şaşaalı günlerine döndürebilecek mi?
          ÇOK ŞÜKÜR!
      Bundan birkaç hafta önce kuraklıktan duyduğum endişeyi dile getirmiştim.  Bu yıl kış mevsimi beklenen ölçüde etkili geçmedi; “Mart kapıdan baktırır” atasözü bu defa gerçekleşmedi. Ancak Nisan ayıyla birlikte başlayan ve halk arasında “kırkikindi yağmurları” olarak bilinen bahar yağışları, bu yıl da imdadımıza yetişecek gibi görünüyor.
      Geçtiğimiz gün, bu sevinçli gelişme karşısında içimde hissettiğim şükran duygusuyla şükür namazı kıldım.
      Ne mutlu ki,  Rabbimizin rahmetine dair umutlarımız her zaman taptaze!
#
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları