21 Mayıs 2024 - Salı

Beni Ağlatan Satırlar

Beni Ağlatan Satırlar

Yazar - Dr. Ramazan Canural
Okuma Süresi: 5 dk.
399 okunma
Dr. Ramazan Canural

Dr. Ramazan Canural

-
Google News
Geçenlerde Said Alpsoy’un “İNSAN NASIL ÖLÜR? ” adlı kitabından bir bölüm okuyordum. Bu bölümde bazı mümin kulların  ölüm anları anlatılmaktaydı. Orada anlatılan bir olay gerçekten çok etkileyici  ve sarsıcıydı.
      Bunu anlatan da dönemin Ankara Kanser Hastanesi Başhekimi rahmetli   Onkolog Dr.  Haluk Nurbaki idi. 
      “Yıl 1976… 
      Kanser Hastanesinde Başhekimken Serap adında bir hastam vardı.Kadıncağız göğüs kanserine yakalanmış yurt dışına gitmesi gerekirken bazı formaliteler yüzünden o imkanı bulamamıştı.
        Serap’ı  özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım.Kısa bir süre sonra da Allah’ın izniyle iyileştiğini gördüm. Ancak Serap’ın da diğer bütün kanserliler gibi ilk 5  yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu.
        Bir iş kadını olan Serap 4 yıl kadar sonra bir ihale için İzmir’e gitmek istedi. Kış aylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim.
        Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüs de kaza yapınca 6 saat karda mahsur kalmış.  
Hastalık,  dönüşünden kısa bir süre sonra kemik ve akciğerlerine  yayıldı. Yürüyemez hale geldi. Artık nefes alıp vermesi de oksijen cihazına bağlanarak mümkün oluyordu. Konuştuğu zaman ağzından çıkan her kelimeden sonra oksijen cihazına bağlanmak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün yine güçlükle konuşarak:
“Doktor.. Bey… dedi, ben... size... dargınım. “
“Niçin? Diye sordum.”
“Siz…dindar…bir insanmışsınız. Niçin… bana da… Allah’ı… ölümü ve ahireti anlatmıyorsunuz?”
Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklif karşısında oldukça şaşırmıştım. Onu üzmemeye çalışarak:
“Doktorlara ulaşmak kolaydır, “dedim. “ Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman  tedavisi için gönülden istek duymalısın.”
Konuşmaya mecali olmadığı için “ben o isteği duyuyorum,” manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanısıra, ebedî hayatın ve saadetin reçetesi olan iman tedavisi başlamış ve son günlerini yaşayan Serap için bu dersler “hızlandırılmış öğretime “dönüşmüştü. Anlattığım iman  hakikatlarını bütün ruhuyla mezcediyor ve arada bir soru soruyordu.
      Vefatına bir hafta kala:
      “Doktor Bey, dedi, ben… ölürken… ne… söylemeliyim?
“Senin durumun çok özel” dedim. Kelimei-i Şehadet  getirmek sana uzun gelir. O anı fark edince “Muhammed,” de yeter. “
      O haliyle tebessüm ederek başını salladı.
Çok ıstırabı olduğu için Serap’a sürekli morfin yapıyor ve onunla uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati nedeniyle bir müddet yanına gidemedim. Dönüşümde annesi telefon ederek:
“Serap bir haftadır morfin yaptırmıyor, “ dedi.”Sabahlara kadar inliyor ve ıstırap çekiyor.”
      Hemen evine gittim ve iğne yaptırmamasının  sebebini sordum. Aldığım cevabı hâlâ unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum. 
“Ya morfinin etkisiyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefesimde ‘Muhammed’  diyemezsem?”
Ertesi gün ona:
“Hiç korkma,” dedim. “İğneyi vurabilirsin.”
Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu sordu: “Doktor Bey, Azrail… bana… nasıl… görünecek?” 
“Kızım, dedim, o bir melek değil mi? Hiç merak etme sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir.”
        Salı günü Serap’ın ağırlaştığı haberini alınca hemen evine gittim. Ancak vefatına yetişememiştim.Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müdet bakan dindar bir hanım ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:
“Doktor Bey bu evde biraz önce bir mucize yaşandı,” dedi ve devam etti:
“Serap bir saat önce oksijen cihazını attı ve yataktan kalkması imkansız, denmesine rağmen, kalkarak gusül abdesti aldı,iki rekat namaz kıldı. Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadeti getirerek vefat etmeden biraz önce de:
“Doktor Beye söyleyin dedi, Azrail onun söylediğinden de güzelmiş. “Serap son yolculuğunu işte böyle tamamlamıştı. “ 
                                ***
Yazıyı okuyup bitirdiğimde  gözyaşlarım usul usul yanaklarıma doğru  süzülmekteydi.
#
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları