30 Ağustos 2023 - Çarşamba

Bir Bahar Akşamı Rastladım Size

Bir Bahar Akşamı Rastladım Size

Yazar - Dr. Ramazan Canural
Okuma Süresi: 4 dk.
804 okunma
Dr. Ramazan Canural

Dr. Ramazan Canural

-
Google News
Fuat Edip Baksı…  Hassas ve  duygusal  şairimiz. Yirmili yaşlarda bir rüya görür. Rüyasına giren, güzeller güzeli bir kızdır. 
      Uyandığı zaman kendi kendine, “ne güzel bir rüyaydı bu Tanrım,” der. “Keşke hiç uyanmasaydım.”
          Şair ruhu bu ya , rüyasında gördüğü bu kıza âşık olmuştur.
          Gel zaman git zaman…
          Gezdiği her yerde, rüyasında gördüğü prensesi arar  gözleri.
          Ah  keşke  ona rastlayabilse…
      Ama rastlayamaz.
        Üç beş yıl sonra  biraz da  ailesinin baskısıyla evlenir.
          Derken, yine  zaman geçer, yıllar yılları kovalar, çoluk çocuğa karışır.
          Bir gün, akşama doğru…
  Meşhur bir Kız Lisesi’nin önünden geçmektedir. Okuldan çıkan kızlara takılır birden gözleri. Onların arasında birini  farkeder. Aman Allah’ım! Yine rüyada mıdır, ne?  Yıllar önce rüyasında görüp âşık olduğu o dilberin  ta kendisidir,  gördüğü kız.
      Kız, kendisinden hayli yaşlı bir adamın  şaşkın bakışları karşısında utanır ve biraz tebessümle karışık, mahzun ve mahcup bir edayla başını öne eğerek oradan  uzaklaşır. 
        İşte tam o anda şairimize “ ilham perisi”  şöyle bir uğrayıverir ve dilinden şu sözler dökülür: 
Bir bahar akşamı rastladım size.
Sevinçli bir telaş içindeydiniz…
Derinden bakınca gözlerinize.
Neden başınızı öne eğdiniz?
İçimde uyanan eski bir arzu,
Dedi ki, yıllarca aradığın bu.
Şimdi soruyorum büküp boynumu
Daha önceleri neredeydiniz?
        Şiir size hiç yabancı gelmedi, değil mi? Çünkü  bu şiir Selahattin Pınar tarafından bestelendi ve halen  güzel bir şarkı olarak,  uzun yıllardan beri  dillerde dolaşıyor.
  ATAMANAMIYAN (!)  ÖĞRETMEN
“Sosyal medyada rastladığım sitem dolu paylaşım bir Türkçe öğretmenine aitti. Aynen şöyle yazıyordu:  ‘Ben atanamıyan bir türkçe öğretmeniyim, maduruz. Herkeze sesimizi duyuralım arkadaşlar.’
       Bir kere ‘atanamıyan’  değil, ‘atanamayan’ olacak. İkincisi, ‘Türkçe’ nin ‘t’  si büyük olacak. Ayrıca ‘maduruz’, değil, ‘mağduruz’ olmalı. Son olarak ‘Herkeze’ diye yazılmaz, ‘Herkese’  şeklinde yazılır.
10 kelimenin 4’ünü yanlış yazacaksın, sonra da ‘Niye Türkçe öğretmeni olarak atanamıyorum?’ diye yaygara koparacaksın. İyi ki atanamamışsın kardeşim…”
        Yukarıdaki  yazı  bir gazeteden  alınmıştır. Düzgün öğretmenlerden özür dileyerek, şimdi ben de  soruyorum: Çocuklarımızı emanet edeceğimiz  öğretmenler  böyle mi olmalı? 
         BU DA BİR RADYO HABERİ
    “Covid yeni mutasyonlarla yayılmaya devam ediyor. Dünyanın bir çok ülkesinde sıkı önlemler alınmaya başlandı bile.” Bir Temel fıkrasıyla  yazıyı bağlamak  istiyorum:  
Temel kuru fasulye yemekten bıkmıştır. Bir gün yolu Paris’e  düşer ve bir restorana girer. Garson yaklaşır: 
“Ne emredersiniz mösyö?”
“Neler var?”
Garson sayar, sayar,  ama Temel çoğunu anlayamaz. En son barbunya sözcüğü  ona  tanıdık gelmiştir.  “Barbunya alayım,” der.
      Garson yemeği getirir. Temel bakar, bunun  da kuru fasulyeden  bir  farkı yoktur. Çok hiddetlenir.  Belinden hiç eksik etmediği tabancasını çeker, namluyu  barbunya tabağına çevirir ve kurşunları boşaltır. Sonra da şöyle bağırır:
    “Ben senden köşe bucak kaçayrum, sen adını değiştirip değiştirip yine karşıma çıkaysun, gözüm görmesin seni daaa!”
        Üç yıldan beri Covid de aynı şeyi yapıyor. Bi defolup gitmedi.  Bu işte artık birilerinin parmağının olduğu  kesin gibi.
#
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları