10 Eylül 2024 - Salı
“Bana Bişey Olmaz...”
“Bana Bişey Olmaz...”
Yazar - Dr. Ramazan Canural
Okuma Süresi: 5 dk.
201 okunma
Dr. Ramazan Canural
- Eskiden bir kız çocuğu doğduğu zaman, “Kızın ömrü uzun olsun, düğünü güzün olsun,” derlerdi.
Neden sadece kızlaraydı bu iltimas, bilmiyorum.
Oysa büyüdükçe gördük ki, zaten kadınlar, erkeklerden daha uzun yaşamaktaydı.
Zavallı erkekler!
Hayatın bin türlü sillesini ye, geçim derdi, seçim derdi, askerlik, hayat kavgası, ızır-zıvır derken… zaten Yaratan’ın kadınlara verdiği özel bir direnç de devreye girince, birçok erkek, karısından daha önce ölüyor.
Fakat mesele uzun yaşamak değil.
Sağlıklı yaşamak!
Sağlığın yerinde değilse ya da yatağa bağımlı bir hastalığa yakalanıp onunla ömür tüketiyorsan, neye yarar uzun yaşamak?
Tabii, ortalama insan ömrü, bugün, 150 yıl öncesine göre, muazzam uzadı. Mesela Almanya’da, 150 yıl önce, ortalama erkek ömrü 39, kadın ömrü 41 yıl iken, bugün bu rakamlar 80 leri aşmış durumda.
Çünkü bugün,150 yıl öncesine göre, insanların fırsat ve imkanları çok daha geniş.
“Bebek Ölüm Hızı” dramatik olarak düşük.
Bebek ölüm hızı deyip de geçmeyin!
O,bir ülkenin kalkınmışlığını gösteren önemli bir kriterdir.
Şu sıralar Batı Dünyası’nda Bebek Ölüm Hızı binde 4-5 lerde…
Bizde durum nasıl?
Yarım asır önce, biz Tıp öğrencisiyken, binde 160 lar civarındaydı..
2023 de, binde 10 dolayında.
Çok şükür!
Ne demek bebek ölüm hızı?
O yıl doğan her 1000 bebekten kaç tanesi 1 yaşına gelmeden ölüyorsa, işte o rakam, o ülkenin Bebek Ölüm Hızını belirliyor.
Düşünün, bu ülkede, yarım asır önce, doğan 1000 bebekten 160 tanesi daha 1 yaşına gelmeden ölüyordu.
Bebek ölüm hızı azaldıkça, ortalama insan ömrü de otomatikman artıyor.
Çünkü bir ülkenin Anne ve Çocuk Sağlığı düzeyi, o ülkedeki “doğuşta beklenen yaşam süresi" hesaplamasında son derece önemli bir gösterge oluyor.
Peki bugün çağdaş ve modern yaşamın (!) getirdiği bir sürü sorunla boğuşan insanoğlunun, sağlıklı yaşayabilmesi için neler yapması gerekiyor?
Çok şey!
Başlıcalarına şöyle bir göz atalım:
BİR: Diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol, şişmanlık gibi kronik hastalıklarla iç içe yaşayan insanlarımızın, beslenmesine dikkat etmesi, hareketsiz (sedanter) yaşamdan kaçınması
gerekiyor.
İKİ:Devamlı kullanmak zorunda olduğu ilaçlarını asla ihmal etmemesi lazım.
Mesela ben bir hipertansiyon hastasıyım ve 26 yıldan beri 1 gün olsun ilacımı aksatmadım.
Aksi halde beni iki türlü âkıbet bekliyor:
Ya beyin kanaması sonucu ölüm, ya da felç olup yatağa bağımlı kalmak.
Şakası yok bu işin!
ÜÇ: Özellikle 50 yaşından sonra rutin sağlık kontrollerinin düzenli yaptırılması gerekiyor.
Kadınlar için-yılda bir- meme ve rahim kanseri taramaları ve erkekler için de prostat kanseri taramasını(PSA) ihmal etmemek lazım.
Ayrıca kanser hastaları kemoterapi, radyoterapi gibi tedavi yöntemleri ve sağlık taramaları (PET-CT vb.) konusunda hekimlerinin önerilerini kesinlikle gözardı etmemeliler.
DÖRT: Sağlıklı bir yaşam için alkol, sigara ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak gerekiyor.
BEŞ: Çocuklarımızın aşılarını da hiçbir şekilde ihmal etmemeliyiz.
Unutmayalım ki, koruyucu hekimlik, her zaman tedavi edici hekimlikten daha kolay ve ucuzdur.
Ve…yazının sonunda…
İşte size, en zararlı üç kelime:
“Bana birşey olmaz!”
Aman, aman, sakın…
“Ben bu yaşın sahibi oldum, daha hiç doktora gitmedim, aspirin bile içmem,” diyenlerden olmayın.
Çünkü onlar sağlıkları üzerine kumar oynuyorlar!
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları