13 Haziran 2023 - Salı

Erol Çifçi Müzik Akademisi ve “Yanık Ömer”

Erol Çifçi Müzik Akademisi ve “Yanık Ömer”

Yazar - Dr. Ramazan Canural
Okuma Süresi: 4 dk.
540 okunma
Dr. Ramazan Canural

Dr. Ramazan Canural

-
Google News
  Erol Çifçi Müzik Akademisi’nin,  23 Mayıs akşamı Denizli’de bir konserinin olduğunu duyunca, hah  dedim, tam benim aradığım  konser. Üstelik  sevdiğim makam  hüseynî  ağırlıklı…
      Kış mevsimini  andıran  bir havada  Gölhisar’dan  çıktık. Denizli’de bazı işlerimizi gördükten sonra,  saat  21 de Nihat Zeybekçi Kongre ve Kültür Merkezine ulaştığımız zaman  konser çoktan  başlamıştı. Başlarında Erol Hoca,  kalabalık bir koro ve saz ekibiyle salon adeta inliyordu.
      Menekşe kokulu yârim, Tez geçsede her sevgide bin hatıra vardır ve diğerleri… Peşpeşe çok güzel şarkılar... Her biri beni bambaşka  alemlere götüren eserler. 
      Bir ara uşşak makamına geçtiler. “Sana öyle hasretim ki…”  adlı şarkı  başlayınca yıllar  öncesine gittim.  Bestekâr  Erdoğan Berker, ses sanatçısı  Faruk Tınaz ve bu şarkıyı çok seven  tonton ve sempatik  Cumhurbaşkanımız  Turgut  Özal gözümde canlandı.  Tarihî Üsküdar semti ve ihtisas yaptığım  Zeynep Kamil Hastanesiyle,  işte  35- 40 yaş birden  gençleşivermiştim… 
Ne güzel yıllardı!
    Sonra  Suat Sayın’ın o unutulmaz eseri…”Ateşim var külüm yok, bülbül oldum gülüm yok.” 
Tüm salon coşku içinde…
    Daha o coşku sürerken güzel  bir geçiş taksimi sonrası  sahneye  Prof.Dr. Vefa Özcan çıkıyor: “Allı turnam bizim ele varırsan, şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle…”  
Aradan klarnetin o yanık  nağmeleri…  
      Salondaki  duygusallık zirvede!
        İki saate  yakın süren muhteşem bir konser.
      Bize böyle bir gece yaşattıkları için;  Erol Çifçi, Vefa Özcan, Savaş Şahinli, Kurtuluş Elmas başta olmak üzere bütün ekibi saygıyla selamlıyorum. 
      İyi ki varsınız Erol Çifçi Müzik Akademisi korosu… 
      Gururumuzsunuz!                      
             xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
      Hüseyni  makamı denince aklıma  ilk gelen eserlerden  biri de  Sadettin Kaynak’a  ait Yanık Ömer bestesidir. O şarkıyı  marka haline getiren isim ise Safiye Ayla…
“Yanık Ömer, her savaştan bir yara taşıyor,
      Yanık Ömer, yiğit Ömer övünmeden yaşıyor,
    Kurtuluş savaşında, yirmisekiz yaşında,
      Mangasının başında, taşıyor…
      Yanık Ömer, yiğit Ömer siperleri aşıyor…”
      Ve devam eder… 
      Uzunca ve  bir senfoni edasıyla Kurtuluş Savaşı yıllarını betimleyen bu güzel  eserin ortaya çıkış hikayesi  ise oldukça ilginçtir.  
Bu hikâye Murat Bardakçı’ya ait “Safiye” isimli kitapta şöyle anlatılır:
      “Bestekâr Sadeddin Kaynak’ın beş yaşındaki ortanca oğlu Ömer Feyyaz 1936 ilkbaharının sonlarında evde çamaşırları ütüledikleri sırada masanın üzerindeki kızgın ütüyü yere düşürdü, ütü düşerken çocuğun boynuna temas edip yaktı ve Ömer Feyyaz saatlerce ağladı. 
Babası akşam eve geldiğinde çocuk canının acısıyla hâlâ ağlıyordu. Babası çocuğu kucağına aldı, bir taraftan ovalayıp sakinleştirmeye uğraşıyor, bir taraftan da “Ne olmuş benim Yanık Ömer’ime? diyordu.
      Yanık Ömer isimli eser, işte bu ütü kazasından sonra ortaya çıktı ve sözleri de Sadeddin Kaynak’a ait olan eser İstiklal Savaşı’nın  isimsiz kahramanlarından birinin destanı oldu.”
    İşte böyle… Nereden nereye…  İlhamın ne zaman geleceği hiç  belli olmaz ki!..
#
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları