22 Şubat 2023 - Çarşamba
Yine İçimdeki Sesler
Yine İçimdeki Sesler
Yazar - Dr. Ramazan Canural
Okuma Süresi: 4 dk.
815 okunma
Dr. Ramazan Canural
- Kaç günden beri içimdeki seslere kulak veriyorum. Yine feryat figan durumundalar. Biri öyle diyor, öbürü böyle…
Gelin onları beraber dinleyelim:
BERİKİ SES: Demek ki Türk’ün Türk'ten başka dostları da varmış. Baksana deprem sonrası dünyadaki 88 ülke sür’atle organize olarak 10 binden fazla arama kurtarma görevlisini ülkemize göndermiş.
ÖTEKİ SES: E olacak o kadar tabii. Geçen yıl senin ülken, elde ettiği milli gelire göre, başka ülkelerin başına gelen felaket durumlarında, dünyada en fazla yardım eden ülke seçilmiş.
BERİKİ SES: Canım yardımları sadece ona bağlama şimdi. Her felakette dünyanın birçok ülkesi yardıma koşar zaten. Ha bahsettiğin durum olsa olsa sayıyı artırmıştır.
ÖTEKİ SES: Ben de zaten onu demek istiyordum.
BERİKİ SES: Üstelik sevinilecek durum, sadece dış yardımların çokluğu mu? Neydi öyle, millet olarak tek vücut olmamız, kenetlenmemiz?
AFAD-AHBAP işbirliği, o gece 203 TV ortak yayınında toplanan 115 milyar lira… Ha bak biliyor musun, bu para deprem bölgesinde yapılacak yeni konutların üçte birini yapmaya yetecek bir paraymış.
Yurt dışında çalışan vatandaşlarımızdan toplanan milyarlarca lira da gurur verici… Hele o çocukların kumbaralarını açarak harçlıklarını deprem için yollamaları…
Göz yaşartıcı tablolar…
Ama ne kadar yardım edilse yine azdır. Bundan sonra da yardımlar devam etmeli. Ta ki yaralar tam sarılana kadar…
Ve tabii…
Deprem sonrası sadece AFAD, AHBAP da değil… Kızılay, sivil toplum kuruluşları, devletin tüm kurumları, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları…
Hele hele gözlerinde bir gram uyku olmaksızın organizasyon için oradan oraya koşuşturan bakanlar!
Sözün özü… topyekün bir millet!
Bütün bunların yanında Sayın Cumhurbaşkanımızın “bir yıl içinde bu 10 şehri yeniden kuracağız,” müjdesi…
Depremden 296 saat sonra bile enkazdan kurtarılan o insanlarımız…
ÖTEKİ SES: Yaşanan olumsuzluklardan bahsetmeyecek misin hiç?
BERİKİ SES: Böylesine büyük bir yıkımda bir sürü olumsuzluk da beklenecekti elbet.
İlk günlerin paniği, deprem olur olmaz hayatını kaybeden on binler, organizasyon eksiklikleri, sosyal medyada umutsuzluk ve olumsuzluk pompalayan, hükümet ve devlet düşmanlığına varan yüzbinlerce paylaşım…(Bunlara hükümet ve devlet düşmanlığından öte bir şey demeli, halk düşmanlığı mı, millet düşmanlığı mı, artık neyse!)
ÖTEKİ SES: Ya depremden siyasi çıkar sağlama çabaları?
BERİKİ SES: Utanç verici!
ÖTEKİ SES: Ya imar afları, ülkenin müteahhit cenneti oluşu, malzemeden çalmalar, üçkağıtlar, hırsızlıklar…
BERİKİ SES: Olmamalı, asla olmamalı…
Ama bu depremde bir şey net olarak ortaya çıkmıştır:
İster TOKİ siteleri olsun, isterse özel sektörün inşa ettiği binalar, farketmiyor. Sağlam yapılan binalar yine dimdik ayaktadır.
İçi geçmiş kocakarı misali makyajla boyanarak kız niyetine satılan “Rönesans” ve benzeri binalar ise yerle bir olmuştur.
Yani sonuçta yine dürüstlük kazanmıştır.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları