01 Mayıs 2024 - Çarşamba

Münafıklık Çetin ve Çetrefilli Bir İş

Münafıklık Çetin ve Çetrefilli Bir İş

Yazar - Dr. Ramazan Canural
Okuma Süresi: 4 dk.
101 okunma
Dr. Ramazan Canural

Dr. Ramazan Canural

-
Google News
    Hep dünyevî konulardan bahsedecek değiliz ya biraz da uhrevî konulara girelim.
        Gerçi…
        Bu yazı belki birçok kişinin ilgisini çekmeyebilir.  Bizim  vaaza ihtiyacımız yok,  diyenler de  çıkabilir. Hatta bu tür konular din adamlarının işi diye düşünenler de az değildir.  
      Neyse, neyse... 
Bunların fazla bir önemi yok. 
        Ama konu  önemli: Münafıklık….
      Konunun önemi nereden kaynaklanıyor? 
        İki şeyden:
        BİR: Münafıklık insanın ebedî alemini  tarûmar eden çok vahim bir durum.   
        İKİ: Yaşadığımız toplumda münafıklık karakteri taşıyan insan sayısı az değil.
        O halde konuyu biraz açalım: 
        İslamdaki imanî esaslara  göre insanlar üçe ayrılır:
        BİR:Müminler
        İKİ:Kâfirler
          ÜÇ: Münafıklar
      Tam burada ilginç bir ayrıntı  var  ve biz buna  hayatın gündelik telaşesi arasında   yeteri kadar  kafa yormuyoruz.   Zaten  hangi dini konuya gereken önemi veriyoruz ki, diyenler de haksız değil ? Bir dünya telaşıdır  almış başını gidiyor.
        Konu şu: Bir kişi müminse hep mümin, münafıksa sürekli münafık, kafirse  hep  kafir kalacak diye bir durum sözkonusu değil.  
Hatta insan davranışlarındaki günlük değişimler, kişinin, aynı gün içinde, bu üç kategoriden her birine “gel-git” yapmasına neden olabilir.
      Yani…
Son nefeste insanın hangi hal üzereyken ruhunu teslim edeceğini Allah’tan başka kimse bilmez. 
      İşte o nedenledir ki, mümin  kişi bu tür konularda “garantici” bir  ruh hali içinde olamaz. O, hep havf ve reca (ümit ve korku) arasında  yaşamak zorundadır. Yani ne Allah’ın rahmetinden ümidini keser, ne de Allah korkusunu bir kenara koyar.  
        Onun için Anadolu irfanı bunu şu güzel cümleyle özetlemişitr: 
“Allah kimseyi (son nefeste)  imandan Kurandan ayırmasın. "
        Bir başka enteresan konu da şudur: Bir çoğumuz belki iman ve itikad  boyutunda işin en vahim olanının  “küfür- kafirlik”  olduğunu zannederiz. 
        Oysa Kurana göre  öyle değildir. 
          En vahimi  münafıklıktır. 
Çünkü toplum için en tehlikeli olan kesim  münafıklardır. 
        Kuran tarafından lanetlenmiş  olan münafıklar güruhunun Rabbimiz tarafından en şiddetli şekilde cezalandırılması ise ilahi adaletten beklenen  bir sonuçtur.   
    Nitekim yedi kattan oluşan cehennemin en alt katında  münafıkların bulunacağını  Allah(cc)  Nisa Suresi 145. ayette vurgulamaktadır.  
“Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar; artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.”  Maazallah bu ne ağır bir yük, bu ne acınası bir durumdur!
            O halde  ne demektir münafıklık?
İslama ve onun değerlerine inanmadığı halde, inanıyor görünmek,  yani insanları aldatmaktır…
    Peki münafıklığın alametleri (işaretleri)  nelerdir? Bunun çerçevesini de  Peygamberimiz (s.a.v) şu hadis-i şerifle net olarak çizmiştir.
        Der ki: 
“Münafıklığın alameti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman ona hıyanet eder.” (Buhari,iman,24) 
Allah bütün  müminleri bu illetten  korusun...          
Amin.
#
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları