13 Ağustos 2024 - Salı
Adalet Mülkün Temelidir
Adalet Mülkün Temelidir
Yazar - Dr. Ramazan Canural
Okuma Süresi: 3 dk.
242 okunma
Dr. Ramazan Canural
-Herkesin mahkemeye işi düşmez ama Yeşilçam filmlerini izlemeyenimiz yoktur.
Bu tür filmlerin birçoğunda bir mahkeme sahnesi bulunur ve arkadaki duvarda kocaman harflerle şöyle bir yazı göze çarpar :
"Adalet Mülkün Temelidir."
Hz. Ömer'in bir sözüdür.
Önceleri buradaki mülk sözcüğünün; ev, arsa, tarla, han, hamam türü taşınmazları ifade ettiğini düşünürdüm.
Çok sonraları, buradaki mülk sözcüğüyle "Devletin" kastedildiğini öğrendim.
Neyse…
Demek ki devletin temeli adaletmiş.
Bunda kuşku yok.
Ya öyle olmazsa…
O zaman devlet, devlet olmaktan çıkar, bir zulüm düzenine dönüşür.
Peki adalet nedir?
Sezar'ın hakkını Sezar'a vermektir. Adaletin hakim olduğu düzende öyle bir sistem tesis edilmiştir ki, ücrette de, cezada da, övgüde de, sövgüde de… herkes hak ettiğini almaktadır. (Buradaki sövgüden, küfretmek manası çıkarılmamalıdır.)
Bu bağlamda…
Örneğin ite ot, ata et vermek adil değildir. Çünkü ot, atın; et, itin hakkıdır.
Eşitlik meselâ…
Birebir adalet demek değildir.
Kadın ve erkek arasında eşitliği sağlayacağımdiye kadınları savaşa gönderemez, onları inşaatlarda veya yerin bilmem kaç metre altındaki kömür madeninde çalıştıramazsınız.
Tıpkı bir erkekten, çocuk bakıcılığı bekleyemeyeceğiniz gibi….
Kadın- erkek ancak hukuk önünde eşittir, fiziksel güç gerektiren işlerde eşitlik olmaz.
Eşit işe eşit ücret adalettir. Ama yirmi yıl eğitim gören bir mühendisin, kalifiye olmayan bir işçiyle eşit ücret alması adalet değildir.
9500 gün prim yatıran biriyle 3500 gün prim yatıran birine aynı emekli maaşını bağlamak adalet değildir.
Adaletin yokluğu öyle bir şeydir ki, bunun uzun süre devam etmesi halinde toplum kendi sonunu hazırlıyor demektir.
Nitekim bir hadisi şerifte şöyle buyrulur:
"Bir toplumu küfür (inançsızlık) yıkmaz, ancak adaletsizlik yıkar. "
Ama kimse de beşerî sistemlerden dört başı mamur bir adalet, yani ilahi adalet beklememelidir. O ancak mahşer günündedir.
Bir fıkra:
Nasrettin Hoca bir gün pazardan döner. Çocuklar yolunu keser. "Bize şeker ver, bize şeker ver!"
Hoca sorar:
"Nasıl vereyim?
Kul taksimi mi olsun, Allah taksimi mi?"
Çocuklar hep bir ağızdan:
"Allah taksimi isteriz!"
Bunun üzerine Hoca kimisine bir şeker, kimisine üç, kimisine beş şeker verir.
Bazılarına da hiç vermez.
Çocuklar şaşkındır.
Hoca konuya açıklık getirir:
"Siz Allah taksimi istememiş miydiniz? İşte ben de öyle yaptım. Düşünün bakalım, Allah, babalarınıza aynı malı mülkü mü vermiş, yoksa, kimisine az, kimisine çok mu vermiş?"
Hoca haklıdır.
Allah bu taksim işinde herkese aynı davranmış olsaydı, eşitlik olurdu ama, o zaman da çalışmanın bir esprisi kalmaz, hayatın tadı tuzu kaçardı.
Adalet, vicdanları rahatlatan en temel araçtır.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları