28 Mayıs 2025 - Çarşamba
Mescid-i Nebevi
Mescid-i Nebevi
Yazar - Dr. Ramazan Canural
Okuma Süresi: 3 dk.
182 okunma

Dr. Ramazan Canural
-Değerli Okurlarım,
Mukaddes Topraklardan hepinize hayırlı günler diliyorum.
Bu defa yazımızı biraz gecikmeli yazabildim.
Çünkü burada yoğun bir yolculuk, yer değiştirme ve ibadet süreciyle meşgulüz.
Tabii bu denilenler Hac ibadetinin olmazsa olmazları.
Bunları, kişisel sayfamdan "feys" arkadaşlarıma günlük anlatımlarla aktarmaya çalışıyorum.
Bu yazımda sizlere Mescid-i Nebevî'yi anlatacağım:
Mescid-i Nebevî Peygamber Mescidi demek.
Medine'nin en büyük ve en tarihi yapısı. İslam dünyasının en büyük mabedi.
Efendimizin Medine'ye hicretinden hemen sonraki günlerde inşaatı başlamış. Yapılırken Peygamberimiz de bizzat kerpiç taşımış.
Bu mescid Peygamberimizin evinin hemen kenarına inşa edilmiş. Efendimiz namazları burada kıldırırmış.
İlk dönemlerde küçük bir mescid iken zaman içinde yeni ilavelerle gitgide büyüyerek bugün BİR MİLYON kişinin namaz kılabildiği çok geniş bir mescide dönüşmüş.
Araplar'da Cami kavramı kullanılmıyor. Büyüklüğü ne olursa olsun bütün ibadethaneler "Mescid" olarak adlandırılıyor.
Mescid-i Nebevî her daim çalışan klima ve sisleme yapan fanlarıyla Medine'nin en serin alanı.
Mescid'in dış taraftaki açık alanlarında gündüzleri dev şemsiyelerle gölgelik oluşturuyor. Güneş batınca bunlar otomatik olarak kapanıyor.
Mescid'in kalbî olarak adlandırabileceğimiz, yeşil kubbenin altındaki 300 metrekarelik alan Ravza-i Mutahhara olarak biliniyor.
Buranın önemi nereden geliyor?
Çünkü burada Peygamberimizin sağlığında namaz kıldırdığı o mukaddes, tarihi ve otantik bölüm bulunuyor.
Bu alanla Peygamberimizin kabrinin bulunduğu kısmın arasında kalan kısmın ortak adı Ravza-i Mutahhara.
Burası çok özenle korunduğu için rastgele ziyaret edilemiyor. Kafile Başkanlarının bir gün önceden ilgili Birim'den izin ve randevu alması lazım.
Alınan randevudan 1 tane bile olsa, fazladan ziyaretçi kabul edilmiyor.
Bizim ziyaret günümüzde de her zaman olduğu gibi çok kalabalık vardı.
Zikirler, salavatlar, dualar ve çeşitli dillerden konuşmalar…
İçerisi adeta İslam Dünyasının küçültülmüş bir mozaiği gibiydi. Çok miktarda video çeken ziyaretçi, ağlayanlar, hıçkıranlar ve içten içe dua eden müminlerin oluşturduğu o atmosfer kolay unutulacak cinsten değildi.
Biz öğle namazını orada kılabilen şanslı bir grup olduğumuzdan içerde 1 saate yakın kaldık. Normal ziyaret 20 dakikadan daha kısa sürüyor.
Türkiye'de ve Avrupa'nın birçok ülkesinde çok sayıda saray, cami, kilise vb. tarihi eser ve mekan gördüm.
Ama Mescid-i Nebevî gibi görkemli bir alan , hareketli, coşkulu kalabalıklar, insanı etkileyen bir ortamı ilk defa görüyorum.
İslam inanışına göre duaların reddedilmeyeceği üç alandan biri de Ravza-i Mutaharra imiş. Öbürleri Kabe-i Muazzama (Beytullah) ve Arafat Dağındaki Cebeli Rahme'de Kurban arefesi günü yapılan dualar…
Rabbim sizleri duaların reddolunmadığı kulların zümresine dahil eylesin!
Amin…
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları